İLETİŞİM TÜRLERİ ve ÖĞELERİ
İLETİŞİM NEDİR ?
İletişim, bireyin kendisiyle, diğer bireylerle ve toplumsal düzeyde girdiği bir etkileşim süreci olarak değerlendirilebilir. İletişim, ileti kaynağının, hedef seçtiği birey veya kitlenin davranışlarını istediği yönde etkileme, yönlendirme veya değiştirme eylemidir.
Genel olarak iletişim, bireyler arasında “simgelere” ortak anlam kazandırma süreci olarak tanımlanmaktadır. Öğretme sürecinde iletişimin amacı, duygu, bilgi ve becerileri paylaşarak davranış değişikliği meydana getirmedir.
Öğretim sürecinde öğretmen-öğrenci iletişiminin iyi sağlanması “ortak yaşantı alanı” oluşumunu sağlar ya da var olan ortak yaşantı alanı genişler. Ortak yaşantı alanı karşılıklı güven ve verimli işbirliği için gereklidir.
Öğretim sürecinde öğretmen-öğrenci iletişiminin iyi sağlanması “ortak yaşantı alanı” oluşumunu sağlar ya da var olan ortak yaşantı alanı genişler. Ortak yaşantı alanı karşılıklı güven ve verimli işbirliği için gereklidir.
Öğretmen ile öğrenci arasında ortak yaşantı alanı genişledikçe etkileşim artar, iletişim kolaylaşır. Öğretme-öğrenme süreci açısından yaşantı alanı, yeni bilginin öğrencinin bildikleri ile ilişkilendirerek sunulması gerekli kılar.
Kişiler arası iletişim
Kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimdir. Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler, bilgi-sembol üreterek, bunları birbirlerine aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler.
Herhangi bir sosyal, psikolojik, kültürel, ekonomik, zorunluluk, gereksinim ve isteği gidermek amacıyla yapılır.
EĞİTİMDE İLETİŞİM SÜRECİ VE ÖĞELERİ
1.Kaynak(gönderici)
İletişim süreci içerisindeki kişilerden, iletişimi başlatan kişiye kaynak kişi denir. Kaynak, herhangi bir durumda diğer insanlara düşünce ve duygularını aktarma girişiminde bulunan kişidir. Bu nedenle “kaynak" kendi duygu ve yaşantılarını alıcı durumunda olanların bütün duyularına ulaşabilecek biçime getirmeye çalışır.
İletişim süreci içerisindeki kişilerden, iletişimi başlatan kişiye kaynak kişi denir. Kaynak, herhangi bir durumda diğer insanlara düşünce ve duygularını aktarma girişiminde bulunan kişidir. Bu nedenle “kaynak" kendi duygu ve yaşantılarını alıcı durumunda olanların bütün duyularına ulaşabilecek biçime getirmeye çalışır.
Kaynak, sahip olduğu tecrübe ve bilgilere göre mesaj olarak iletecek bir düşünce oluşturur. Yani, mesajı iletmeden önce onu “kod” lar. Bir düşünceyi formüle eder ve mesaj kanalı kullanarak alıcıya gönderir. İyi bir iletişim için kaynağın taşıması gereken özellikler vardır.
Kaynak bilgili olmalıdır.
Kaynak bilgili olmalıdır.
Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır.
Kaynak bulunduğu konumdaki rolüne uygun davranmalıdır.
Kaynak tanınmalıdır. Tanınmayan veya olumsuz tanınan kaynağın göndereceği mesajlar, alıcılar üzerinde gerekli etkiyi oluşturmaz.
2.Mesaj (ileti, bilgi, haber)
Düşünce, duyu ya da bilginin kaynak tarafından kodlanmış biçimi olarak tanımlanan mesaj, bir duygu veya düşünceyi aktarmayı isteyen kaynağın ürettiği sözel, görsel ve işitsel simgelerden oluşan somut bir üründür.
Mesaj, göndericinin alıcıya gönderdiği veri iletileridir. Mesaj bir konuşma ise “duyulan”, mesaj yazılı ise “okunan”, mesaj jest ise “görülen” ve hissedilen bir mesajdır.
Mesaj anlaşılır olmalıdır. Anlaşılamayan söz, deyim ve mimiklerden oluşan mesajlar algılanamayacak iletişim sağlanmayacaktır.
Mesaj anlaşılır olmalıdır. Anlaşılamayan söz, deyim ve mimiklerden oluşan mesajlar algılanamayacak iletişim sağlanmayacaktır.
Mesaj açık olmalıdır. Kaynak göndereceği mesajla, alıcıdan ne istediğini belirtmelidir.
Mesaj doğru zamanda iletilmelidir. Mesajın gönderileceği zaman iyi belirlenmelidir. Ayrıca, alıcıdan beklenen davranış da zamanlı olmalıdır.
3.Kanal (araç)
Kanal mesajın göndericiden alıcıya iletildiği yoldur. Işık dalgaları, radyo dalgaları, ses dalgaları, telefon kabloları ve sinir sistemi olabilir. İfade edilen uygunluk, mesajın türüne göre seçilecek kanalın uygunluğudur.
Kaynaktan gelen mesaj bir araç ya da yöntem yardımıyla kanaldan geçerek alıcının duyu organlarından en az birine iletilmek durumundadır.
Ana kural, iletişimin etkili ve verimli olabilmesi için kullanılan aracın mesaja uygun olması gerekir. İnsanlar işitsel, görsel ve duygusal zekalı olabilirler. İletişimde mümkün olduğu kadar çok çeşitli kanal birlikte kullanılmalıdır.
Vericinin mesajını algılayan kişi alıcıdır. Alıcı tek veya çok kişi olabilir, belirli ve belirsiz olabilir. Ancak, mesaj birisine ulaşmamışsa iletişim olayı gerçekleşmemiş demektir. Kodlanmış mesajı alan ve kodunu açan kişi alıcıdır.
Alıcı, mesajı taşıyan sembolleri algılayıp anlam vererek iletişimi sonlandırır ya da kendisi bir mesaj göndererek gönderici konumuna geçer. İletişimin gerçekleşmesi için en az iki kişiye ihtiyaç vardır.
Bunlardan biri kaynak, diğeri alıcıdır. İnsan kendisiyle kurduğu iletişimin dışında, tek başına bir iletişim kuramayacağına göre, (düşünme ve hayal kurma, kişinin kendi kendisiyle kurduğu iletişimdir) mutlaka alıcı veya alıcılar gerekir.
İletişimde gönderilen mesaj tek olmasına rağmen, aynı mesajın bir tek alıcısı bulunduğu gibi, bir çok alıcısı da bulunabilir. Aynı şekilde bir mesajın bir veya birçok göndericisi de olabilir. Mesajın alıcısı çoğaldıkça, mesaj aslından uzaklaşır ve iletişimde başlangıçta arzu edilen amaç gerçekleşmez.
Alıcıların, aktif dinleyici olmasını engelleyen unsurlar ise, alıcının göndericiye karşı olan tutumu, güveni ve inancıdır. Bunlar mesajın farklı değerlendirilmesine neden olabilir.
Alıcı mesajı algılayabilmelidir. Gönderilen mesajı algılayacak düzeyde olmalı, algılama engeli olmamalıdır.
Ayrıca alıcının arzulu olması gerekir. Eğer alıcı, kaynağın gönderdiği mesaja karşı kayıtsız ise, mesaj algılanmayacak; iletişim gerçekleşse bile etkin iletişim olmayacaktır.
Alıcı, bulunduğu konuma uyabilmelidir. Örneğin; öğrenci öğretmenin rehber olduğunu kabul ederse kaynağın isteklerini kabul edebilecek, ayrıca kendi davranışlarının sınırlarını bilecek ve mesajı etkin bir şekilde alabilecektir.
Alıcı, bulunduğu konuma uyabilmelidir. Örneğin; öğrenci öğretmenin rehber olduğunu kabul ederse kaynağın isteklerini kabul edebilecek, ayrıca kendi davranışlarının sınırlarını bilecek ve mesajı etkin bir şekilde alabilecektir.
Etkin Dinleme
Hayatın her aşamasında etkin dinleme vardır. Kişi bir günün % 31’ini dinleyerek geçirir. Özellikle okulda eğitim – öğretim büyük oranda okuma ve dinleme ile yapılır. Bunun en önemli sebebi de sınıflarda öğrenci sayısının fazla olmasıdır. Her öğrencinin aktif olarak derse katılmasına süre yetmeyebilir. Bu yüzden öğrenmek için dinlemeyi bilmek gerekir.
Öncelikle duymak ile dinlemek arasındaki farkı bilmek gerekir. Duymak biyolojiktir, çevredeki her ses kulak vasıtasıyla alınır. Dinleme ise amaçlı yapılır, düşünmeyi gerektirir.
Empatik Dinleme
Önce anlamaya, sonra anlaşılmaya çalışmaktır. Bize anlatılanları değil anlatılanların ardındaki duyguyu dinleyebilmektir. Karşımızdaki kişinin söyledikleriyle birlikte ona bunları söyleten duyguya odaklanmaktır. Kendi değer yargılarımızı iletişim kurmaya çalıştığımız kişiyle aramızdan çıkarmaktır. Beynimizle değil kalbimizle dinlemektir.
GERİ BİLDİRİM
Kaynak, alıcısına gönderdiği iletilerin alınıp alınmadığını alındıysa anlaşılıp anlaşılmadığını ya da ne derece anlaşıldığını alıcıdan kendisine gelen tepkilerden anlayacaktır.
Alıcıdan kaynağa yönelen bu tepkilere “geribildirim” denir.
Alıcıdan kaynağa yönelen bu tepkilere “geribildirim” denir.
İletişime süreç niteliğini kazandıran geri bildirimdir.
Her geribildirim sonraki iletileri belirler ya da değiştirir.
İletişim süreci, bir iletinin bir birey tarafından kodlanarak gönderilmesini, bu iletinin 2. kişi tarafından alınmasını ve kodun doğru çözümlenmesini gerektirir.
Geri bildirim her türlü
etkileşimde iki kanallı
bir süreçtir.
Geri bildirim her türlü
etkileşimde iki kanallı
bir süreçtir.
Dinleyenin, gönderilen bilgiyi
çözmesi ve karşı ileti göndermesi genellikle
sözsüz olarak gerçekleşir.
Öğrenciye verilen geribildirim; bilgi verme ve güdülemeye yöneliktir.
çözmesi ve karşı ileti göndermesi genellikle
sözsüz olarak gerçekleşir.
Öğrenciye verilen geribildirim; bilgi verme ve güdülemeye yöneliktir.
Bilgi vermeye yönelik geribildirim; öğrencinin yaptığı yanlışları düzeltmesi için kullanılır.
İLETİŞİM TÜRLERİ
Sözel iletişim
Dile dayalı olarak gerçekleştirilir. Kaynak hedeflediği kişiye erişmek için, öncelikle iletişimin taşıyacağı duygu, düşünce ve bilgiyi dil dediğimiz simgesel sistem aracılığıyla kodlar.
Sözlü iletişim “dil” ve “dil ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır.
İnsanların karşılıklı konuşmalarını ve yazışmalarını dille iletişim olarak kabul edebiliriz.
Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir.
Sözel unsurlarla ilgili olarak iletinin öğrenilmesini
etkileyen faktörler
Zıt Unsurluluk; karşıt fikirleri içeren iletiler iyi öğrenilir.
Dil Yoğunluğu; yorumlanmış ve değerlendirilmiş sözel ifadelerin daha iyi öğrenildiği görülmektedir.
Somutluk; ileti ne kadar somut ise, öğrenme o kadar iyidir. Somutlaştırma yapılırken temel içeriğin kaybolmamasına özen gösterilmelidir.
Sözel Olmayan İletişim
Beden Dili, Ses Tonu, Jestler, Beden Duruşu ve Göz Teması ile aktarılır.
Sözsüz iletiler, sözlü iletileri pekiştirebilir, düzenleyebilir ya da sözlü iletilerle çelişebilir.
Yüz İfadeleri
Gözler
Beden
Dokunma
Çevre Kullanımı
Ses Değişimi
Mimikler sözel olmayan iletişimin temel öğesi, duygu ve coşkuların yüze yansıtılması, yüzde anlatım bulmasıdır.
Bilinçli Yüz İfadeleri ve Duygusal İletiler olmak üzere iki şekildedir.
GÖZLER
Göz teması ile iletişim başlatılabilir, sürdürülebilir veya sonlandırılır.
En etkili kanaldır.
Genellikle sınıfı kontrol etmek için göz teması kullanılır.
BEDEN
Duyguların ve düşüncelerin kelimelere dökülmediği durumlarda, Eller, kollar, baş veya vücudun diğer unsurlarıyla yapılan jestlerdir.
Yapılan jestler betimleyici, pekiştirici, vurgulayıcı veya dikkat çekici şekilde olabilir.
DOKUNMA
Fiziksel olarak karşıdaki bireyle temas kurmadır.
Ait olma duygusunun oluşması, güven ve ilgiye dayalı ilişkilerin oluşmasını sağlar.
Birinci kademe öğrenciler için uygun bir davranış iken, lise öğrencisi ya da karşı cinsten bir öğrenciye uygulanmasından kaçınılmalıdır
ÇEVRE KULLANIMI
İyi dekore edilmiş bir çevrenin açık iletişim ve öğrenmeyi geliştirmesi olumlu olurken, düzensiz sınıflardaki nesneler monotonluk, yorgunluk ve sinirlilik gibi tepkiler yaratmaktadır.
Kişiler arası mesafe de çevre kullanımında önemlidir.
Özel alan ve kişisel bölge olarak tanımlanan alanlar mevcuttur.
Özel alan kişinin ailesi ve yakın arkadaşlarının girebildiği 50cm çapında bir alandır.
Kişisel bölge ise kişinin iş arkadaşları, dostları gibi kişilerin girebildiği 50cm ile 120 cm çap arasındaki mesafedir.
ZAMAN KULLANIMI
İş veya yükümlülüklerin zamanında ve istenilen düzeyde yerine getirilmesi için zamanın iyi yönetilmesi becerisidir.
Bir konuya ayrılan zamanın az olması konunun önemsiz olduğu ya da öğretmenin bu konuya ilgi duymadığı izlenimi verir.
SES DEĞİŞİMİ
Hep aynı ses tonuyla konuşma yapmak ilgiyi azaltıp dikkat dağıtıcı olacaktır.
Ders boyunca ses alçaltılıp yükseltilmeli, önemli yerlerde vurgu yaparak konuşulmalıdır.
Niyet edilmiş dil davranışları bizim isteyerek ve bilinçli olarak söylediklerimizdir.
Niyet edilmiş dil davranışları bizim isteyerek ve bilinçli olarak söylediklerimizdir.
Niyet edilmemiş dil davranışları ise dil sürçmesi gibi istenmeyen davranışlardır.
Sözel Olmayan İletişimin Başlıca İşlevleri
Tamamlama
Tekrarlama
Düzenleme
Yerine Geçme
Tekrarlama
Düzenleme
Yerine Geçme
Vurgulama
Tekrarlama: Bir mesajı hem sözel hem de sözel olmayan şekilde ifade etmek.
Düzenleme: Sözel mesajların akışını düzenlemek amacıyla sözel olmayan mesajlar kullanmak.
Yerine Geçme: Sözel mesaj kullanmaksızın onun yerine geçen sözel olmayan mesajın kullanılması.
Vurgulama: Konuşurken sesimizin tonunda yüksek sesle bazı kelimelere vurgu yapmak, ya da biraz ara verip söyleneceklerin önemine dikkat çekmek
KİŞİLER ARASINDAKİ İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER
Fiziksel (Uzaklık, Gürültü, Dikkat dağıtıcı engeller)
Kişisel (Yargılar, Duygular ve Değerler)
Anlamsal (Simgesel sistemdeki sınırlamalar)
Yorumlar
Yorum Gönder